Mart 20, 2019 Kategori Ceza Hukuku

Görevi Yaptırmamak İçin Direnme Suçu

GÖREVİ YAPTIRMAMAK İÇİN DİRENME (MUKAVEMET) SUÇU direnme

Kamu görevlisine (memur, polis, zabıta, avukat, hakim vs.) karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla cebir veya tehdit kullanılması ile meydana gelir. direnme

TCK’nın 265. maddesinde yer alan görevi yaptırmamak için direnme suçuna ilişkin düzenlemede yer alan suç tanımında, pasif direnme eylemleri kapsam dışı bırakılmıştır. Bu suç münhasıran kamu görevlisi olan mağdura karşı cebir veya tehdit kullanılması suretiyle işlenebilir. Cebir eyleminin kasten yaralama boyutuna varması zorunlu değildir. Ayrıca failde görevi yaptırmama amacı bulunmalıdır. Dolayısıyla bu suç ancak doğrudan kastla işlenebilir.

UZLAŞMA

Uzlaşma, soruşturma aşamasında savcılık, kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından uzlaşma bürosuna dosyanın gönderilerek taraflar arasındaki anlaşmadır. Ancak her suç uzlaşmaya tabi suç değildir, uzlaşmaya tabi olan suçlar bellirlidir. Görevi yaptırmak için direnme suçu uzlaşmaya tabi bir suç değildir. Yargılamanın herhangi bir aşamasında tarafların uzlaşması ve kendi aralarında haricen anlaşması halinde yargılama aşamasına herhangi bir etkisi olmayacaktır. Taraflar uzlaşsa dahi yargılama devam edecektir.

ŞİKAYET SÜRESİ VE DAVA ZAMANAŞIMI

Suç, şikayete bağlı suçlar arasında yer almadığından resen soruşturulur. Bu nedenle herhangi bir şikayet süresi yoktur. Buna ek olarak zaman aşımı süreleri ceza hukukunda düzenlenen genel hükümler uygulanır ve bu hüküm uyarınca zamanaşımı süresi 8 yıldır.

SUÇUN UNSURLARI

  • Fail

Görevi yaptırmamak için direnme suçu, özgü bir suç değildir. Dolayısıyla herkes bu suçun faili olabilir. Failin kamu görevlisinin yaptığı işlemin muhatabı olması zorunlu değildir. Yapılan kamu görevini üçüncü kişi lehine bir sonuç elde etmek amacıyla engellemeye çalışan kişi de bu suçtan dolayı cezalandırılabilecektir. Örneğin; bir yakınının suç şüphesiyle yakalanmasına engel olmak için kolluk görevlilerine saldıran kişi, görevi yaptırmamak için direnme suçunu işlemiş olur.

  • Mağdur

Suçun mağdurunun kamu görevlisi olması gerekir. Kamu görevlisi, TCK’nın 6/1-c maddesinde “ kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi ” olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla mağdurun kamu görevlisi olup olmadığının takdiri, somut olayın özellikleri de dikkate alınarak, genel esaslara göre yapılmalı, klasik anlamda bir “devlet memuru” olması aranmamalıdır.

Öte yandan, mağdurun kamu görevlisi olması, tek başına bu suçun mağduru sayılması için yeterli değildir. Ayrıca somut olayda bir kamu görevini yerine getirmeye çalışıyor olmalıdır. Dolayısıyla yapılan iş kamu görevlisinin görevine giren bir iş olmalıdır. Engellenmeye çalışılan kamu görevinin icrasına başlanmış olması yanında başlamasına kesin olarak bakıldığı durumlarda, henüz görevin icrasına başlamadan önceki eylemler de bu suçu oluşturabilir.

  • Fiil

TCK’nın 265/1. maddesinde suçu oluşturan fiil, “ Kamu görevlisine karşı, görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanılması ” şeklinde tanımlanmıştır. Bu itibarla suçu oluşturan bir hareketten söz edebilmek için failin mağdura yönelik cebir ve/veya tehdit eyleminin bulunması gerekir. Suçun oluşumu için bunlardan birinin varlığı yeterlidir. Bu yönüyle görevi yaptırmamak için direnme suçu, seçimlik hareketli bir suçtur.

KAMU GÖREVLİSİ NEDİR

Görevi yaptırmamak için direnme suçunun mağduru kamu görevlisidir. Türk Ceza Hukuku kapsamında belirtilen kamu görevlileri, özel hukuktan farklıdır. Kamu görevlileri, Türk Ceza Kanunu kapsamında 6’ıncı maddede düzenlenmiş, kamu görevlileri tek tek sayılmıştır. TCK’nın 6/1-c maddesine göre kamu görevlisi, kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişidir.

Ayrıca TCK m. 6/d ‘de tanımlanan yargı görevlileri bakımından da bir değerlendirme yapmak yerinde olacaktır. İlgili madde ve fıkrada “ …yüksek mahkemeler ve adli, idarî ve askerî mahkemeler üye ve hâkimleri ile Cumhuriyet savcısı ve avukatlar ” yargı görevi yapanlar olarak ayrıca ifade edilmiştir. Bu sayılan kişilerin yerine getirdikleri faaliyetlerin kamusal nitelik taşıdığı kuşkusuzdur. Bu nedenle de soruşturma usulleri farklı kanuna tabi olsa da, işledikleri suçlar bakımından ve kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından kamu görevlisi olma sıfatları söz konusu olacaktır.

GÖREVİ YAPTIRMAMAK İÇİN DİRENME SUÇUNUN CEZASI

  • Suçun temel hali için altı aydan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. (TCK md.265/1)
  • Suçun yargı görevini yapan kişiye karşı (avukat, hakim, savcı, bilirkişi, tanık vs.) işlenmesi durumunda temel ceza doğrudan TCK m. 265/2’ye göre belirlenmelidir. Bu durumda ceza iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasıdır.
  • Suçun, kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranında artırılır (TCK md.265/3). Yani suçun temel cezası dikkate alındığında bu halde, fail 8 aydan 4 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
  • Suçun, silahla ya da var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
  • TCK m. 265/5’in “Bu suçun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.” şeklindeki ifadesi, özel bir içtima hükmü niteliğindedir. Bu hüküm gereği görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturan cebir eylemi nedeniyle mağdur kamu görevlisi bakımından TCK m. 87’deki hallerden birisi meydana gelirse fail direnme suçu yanında ayrıca kasten yaralama suçundan da cezalandırılmalıdır.

AĞIRLAŞTIRICI NEDENLER

  • Yargı Görevini Yapan Kişilere Karşı (avukat, hakim, savcı, bilirkişi, tanık vs.) İşlenmesi

TCK m. 6/1-d’de “ yargı görevini yapan ” tabiri “ yüksek mahkemeler ve adlî, idarî ve askerî mahkemeler üye ve hâkimleri ile Cumhuriyet savcısı ve avukatlar ” şeklinde tanımlanmıştır. Direnme suçunun bu kişilere karşı işlenmesi durumunda, temel ceza “iki yıldan dört yıla kadar hapis” olup m. 265/2 uyarınca doğrudan tayin edilmeli, diğer artırım ve indirimler bu miktar üzerinden yapılmalıdır.

  • Kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi

Tehdit suçu bakımından da ağırlatıcı neden olarak düzenlenen bu hususun failin kimliğinin belirlenmesini güçleştirmesi ve eylemin korkutuculuğunu artırması nedeniyle nitelikli hal olarak kabul edildiği ifade edilmiştir. Söz konusu ağırlatıcı nedenin uygulanması için failin maske takmak, makyaj yapmak, yüzünü kapatmak gibi yöntemlerle kendisini tanınmayacak hale getirerek suçu işlemiş olması yeterlidir. Her şeye rağmen failin tanınabilmiş olması ya da yapılan değişiklikle korkutuculuğunun artmamış olması, sözgelimi failin yaptığı makyajla komik duruma düşmesi, bu ağırlatıcı nedenin uygulanmasına engel değildir.

Uygulamada, suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi durumu ile sıklıkla karşılaşılmaktadır. Failler farklı memurlara saldırmış veya tehditte bulunmuş olsalar dahi suçu birlikte işlemiş sayılacaklardır. Hatta biri cebir uygularken diğeri tehdit kullanmış olsa dahi sonuç değişmez. Keza eylemlerinin zamanının tam olarak çakışması da aranmamalıdır. Birinin eylemi bitmeden diğerinin eylemi başlamış ise suçun birlikte işlenmiş sayılması için yeterli sayılmalıdır.

  • Silâhla ya da var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi

TCK m. 6/1-f’de silah tabiri, ateşli silâhlar, patlayıcı maddeler, saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet, saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler, yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler şeklinde açıklanmıştır.

Suçun silahla işlendiğinin kabulü için failin silahlı olması yeterli olmayıp ayrıca cebir veya tehdidin gerçekleştirilmesi sırasında silahın kullanılmış olması gerekmektedir. Silahın tehdit eyleminde kullanılması, onun korkutucu etkisinden istifade edilmesi suretiyle olur. Mutlaka mağdura yöneltilmiş olması aranmaz. Buna karşın fail cebir uygulamak üzere silah çıkardığı halde bunu başaramamış olsa bile mağdur kamu görevlisi üzerinde tehdit oluşturmuşsa suçun silahla işlendiği kabul edilebilecektir.

HAKSIZ TAHRİK

Mağdurun haksız tahrik oluşturan eylemlerinin failin iradesini zayıflatarak kusur yeteneğini azalttığı kabul edilmektedir. Görevi yaptırmamak için direnme suçunu işleyen fail hakkında TCK m. 29’da düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasına bir engel yoktur. Nitekim Yargıtay uygulamasında, fail görevli polis veya jandarma personelinin kendisine vurduğunu iddia etmişse haksız tahrik hükümlerinin tartışılmaması, bozma nedeni yapılmaktadır. Bunun gibi kamu görevlisinin sanığa hakaret etmesi vs. de haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasını gerektirebilecektir.

765 sayılı TCK’nın 258/4. maddesinde, haksız tahrikle ilgili özel bir düzenlemeye yer verilmişti. Buna göre “Memurun yetkisini aşarak veya keyfi hareketlerle fiile sebebiyet vermiş olması” durumunda, ceza dörtte birine kadar indirilebileceği gibi tamamen de kaldırılabiliyordu. 5237 sayılı TCK’da böyle bir özel tahrik hükmüne yer verilmemiştir. Dolayısıyla haksız tahrik durumunda ancak m. 29 uygulanabilecektir. Kanaatimizce, özellikle kolluk görevlilerinin fiziki kuvvet kullanımındaki avantajlı konumları karşısında bireylerin zayıf konumu, haksız tahrik durumlarında hakime daha geniş bir takdir hakkı tanıyan benzer bir düzenlemeyi lüzumlu kılmaktadır.

VERİLEN CEZA ADLİ PARA CEZASINA ÇEVİRİLEBİLİR Mİ?

Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Görevi yaptırmamak için direnme suçunun hapis cezası, belli koşullarda adli para cezasına çevrilebilir.

DİRENME SUÇU İÇİN HAGB KARARI VERİLMESİ MÜMKÜN MÜDÜR?

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması davanın düşmesine neden olan bir ceza muhakemesi kurumudur. Görevi yaptırmamak için direnme suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı verilmesi mümkündür.

DİRENME SUÇU İÇİN ERTELEME KARARI VERİLMESİ MÜMKÜN MÜDÜR?

Erteleme, mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. Görevi yaptırmamak için direnme suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezasının ertelenmesi de mümkündür.

MANEVİ UNSUR

Görevi yaptırmamak için direnme suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Suçun oluşumu için failin suçun tanımındaki unsurları bilerek eylemini gerçekleştirmesi gerekmektedir. Bu anlamda fail, mağdurun kamu görevlisi olduğunun, bir kamu görevini yürüttüğünün, ayrıca kullandığı cebir veya tehditin farkında ve bilincinde olmalıdır. Suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir. Sözgelimi, görevini yapan kamu görevlisini taksirle yaralayan kişinin eylemi, bu suçu oluşturmayacaktır. Öte yandan suç tanımında yer alan “ görevini yapmasını engellemek amacıyla ” ibaresinden de anlaşılacağı üzere failin özel bir maksatla hareket etmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle kast yanında, “ kamu görevlisinin görevini yapmasını engelleme amacı ” görevi yaptırmamak için direnme suçunun temel şekline ilişkin bir manevi unsuru oluşturmaktadır. Nitekim bu husus, görevi yaptırmamak için direnme suçunun tehdit ve kasten yaralama suçlarından ayrılması bakımından önemli bir kriter teşkil etmektedir.

Görevi yaptırmamak için direnme suçunun oluşabilmesi için her şeyden önce, failin kamu görevlisine yönelen eylemi ile failin yürüttüğü kamu görevi arasında bir illiyet bağı bulunmalıdır. Aksi takdirde, sözgelimi, fail şahsi alacak verecek meselesi dolayısı ile görevini yapmakta olan bir polis memurunu yaralayacak olursa direnme suçu oluşmayacaktır. Failin bu eylemi nedeniyle mağdurun yürüttüğü kamu görevinin aksamış olması da sonucu değiştirmeyecektir. Öte yandan, bu türden bir bağın varlığı da tek başına suçun oluşumuna imkân vermeyebilir.

HUKUKA AYKIRILIK UNSURU

Suçun oluşmasının diğer bir koşulu da tüm pozitif hukuk sistemi nazara alındığında failin eylemini hukuka uygun kabul eden bir düzenlemenin bulunmamasıdır. Cebir ve tehdit eylemlerinin kural olarak hukuka aykırı olduğunda tereddüt yoktur. Fakat yine de bazı durumlarda bu tür eylemlerin hukuka uygun kabul edilmesi mümkündür. Cebir veya tehdit eyleminin hukuka uygun kabul edildiği noktada, görevi yaptırmamak için direnme suçu da oluşmayacaktır. Uygulamadaki “ seni şikayet edeceğim, seninle görüşeceğim ” gibi sözlerin failin yasal şikayet hakkını kullanacağının ifadesi niteliğinde olması nedeniyle suç oluşmayacağına dair kabulü, bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması şeklinde değerlendirmek mümkündür. Hukuka aykırılık unsuru, suçun maddi unsurlarından “ mağdurun kamu görevi yapıyor olması ” ile yakından ilgilidir.

Mağdur kamu görevini yapıyorsa, diğer bir ifade ile yapması gerektiği gibi yapıyorsa, failin eylemi için bir hukuka uygunluk nedeni söz konusu olmaz. Buna karşın mağdur kamu görevi yapıyor gözükmekle birlikte yürüttüğü bir kamu görevi yoksa ve buna karşın failin haklarını ihlal ediyorsa failin bu görevliye karşı kullanacağı cebir veya tehdit hukuka uygun kabul edilebilecektir. Sözgelimi, bir polis memurunun yetkili hakim veya soruşturma makamının kararı olmaksızın bir evde arama yapmaya kalkması durumunda, ev sahibinin kendisini zorla dışarı çıkarması, görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturmayacaktır. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere TCK m. 25’te yer alan meşru savunmaya ilişkin düzenleme, görevi yaptırmamak için direnme suçu bakımından da bir hukuka uygunluk nedeni oluşturabilecektir

YARGILAMAYA İLİŞKİN HUSUSLAR

Görevi yaptırmamak için direnme suçu, resen soruşturulan suçlardandır. Kural olarak soruşturulması bir izne tabi değildir. Fakat fail bir kamu görevlisiyse ve fiili göreviyle bağlantılı olarak gerçekleştirmişse 4483 sayılı yasa gereği ön inceleme yaptırılması ve soruşturma izni alınması gündeme gelebilir. Suçla ilgili yargılama yapma görevi asliye ceza mahkemesine aittir.

 

https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.5237.pdf

https://www.aphukuk.com/iletisim/

Ceza Hukuku ile ilgili tüm sorularınızı yorum yaparak, ya da aşağıda yer verdiğimiz linke tıklayıp büromuz ile iletişime geçerek sorabilirsiniz.

 

https://api.whatsapp.com/send?phone=905378182664&text=

Abone Ol
Bildir
2 Yorum
Eskiler
Yeniler
Inline Feedbacks
View all comments
HAKAN
2 yıl önce

Merhabalar,

İnanın o kadar güzel açıklamalı ve detaylı yazmışsınız ki aklımdaki tüm soruları yazmışsınız. Teşekkür ediyorum.